30 Nisan 2014 Çarşamba

GİYİN VE ÇIK...

Kızlar her zaman gardrobun önünde durur, şöyle bir bakar ve hemen yüzü kederlenir 'puff ne giysem!!!'
her kızın rutin dışarı çıkma sorunlarından biridir bu. bu konuda sizlerle kendi tecrübelerimi ve bu 'ne giysem' sorununu çözmek adına üzerimde denediğim yöntemleri paylaşacağım.

KURAL1:  her zaman kendinizi kararlı bir insan olarak görün ve en basit şeylerde bile kararlı bir duruş sergileyin. çünkü klişe olsa da gerçekten en kötü karar kararsızlıktan iyidir.

KURAL2: Eğer bir kıyafeti giymeye karar vermişseniz özensiz bile olsanız bırakın duruşunuz, kılık kıyafetiniz sizi tatmin etsin. kendinize sürekli kulp takmayın. (ki bu durum benim en aşmakta zorlandığım durum olmuştur hep)

KURAL3: giyim zevkinizin olduğuna kedinizi ve en önemlisi de çevrenizdekileri inandırdınız mı giydiğiniz hiçbir kıyafet yadırganmayacaktır. bu da özgüven cepte demektir =)

KURAL4: Almasanız bile kaliteli online alışveriş sitelerini bol bol dolaşın. çünkü zaten onların kendi stil danışmanları var ve sizin yerinize modayı zaten yeterince takip ediyorlar. sadece açıp bir bakınmak kalıyor size.

KURAL5: Her ne kadar moda ikonu diye adlandırılan insanlarımız olsa da bunlar ya aktif değiller ya da çok fazla göz önünde değiller. En büyük sıkıntı ise bu kişilerin belirli ve birbirine benzeyen tarzlara sahip olmaları. yani bu konuda çeşitlilik çok az. bu nedenle herkes gerek türk gerek yabancı olsun kendi tarzınıza yakın bir -modacı olur stilist olur şarkıcı olur dansçı olur blogger olur ne bilim moda editörü olur- gözünüze kestirin. ve ondan ufak tefek kopyalar alın. bir süre sonra siz takip etmeseniz bile örnek aldığınız kişiyle zevkleriniz birebir örtüşmeye başlayacaktır.

KURAL6: bişeyi sırf beğendiğiniz için veya sırf dolabınızda olsun diye almayın. alacağınız her parça eşya mutlaka bir başka eşyanızla bir kombin oluştursun. Bir çok kız aslında bu konudan muzdarip. ağzına kadar dolu bir dolapta giyecek hiçbir şey bulamamanın en büyük sebebidir bu. bir sürü giysiniz vardır ancak uydurup da giyeceğiniz bir başka parça yoktur. giyecek bir şeyim yok dediğinizde annelerinizin alaycı bakışlarına maruz kalmanız kaçınılmaz ama yine de bu durumda haklısınız: gerçekten de giyecek bir şeyiniz yok!

KURAL7: Ertesi gün giyeceğiniz giysiyi bir gün önce akşamdan ayarlamayın. çünkü çoğunlukla akşamki ruh halinizle sabahki uymayacaktır ve akşam ayarladığınızdan sabah vazgeçeceksiniz. bu da sizin dolabın karşısına geçip boş boş bakmanıza ve nihayetinde çok zaman harcayıp sonra aman ne olursa olsun üstüme geçirip çıkayım bir an önce demenize sebep olacaktır. Kendinizden emin olun! elinizi atın ve istediğiniz şeyi bulduğunuzu düşünün. eğer illa da akşamdan hazırlamak istiyorsanız o zaman tek bir kombin değil de bir kaç kombin yapın ki sabah kalktığınızda birinden vazgeçerseniz bir başka alternatifiniz mutlaka olsun. zaman önemlidir. mesela romantik bir kombin yaptıysanız bir de spor bir kombin yapın. ya da kombininizde etek kullandıysanız bir başka kombini de ona alternatif olarak pantolon ile yapın.

KURAL8: Düşünecek hiçbir şey yok arkadaşlar! sadece giyinin ve çıkın.



29 Nisan 2014 Salı

LİLAC AND GREEN...

morun ve yeşilin tonlarını birbirine çok yakıştırırım. zaten doğada iç içe olan tonlar her zaman görsel olarak hoş duruyor. ben de leylak bahçesinden esinlenerek lila bir tişört ile yeşil bir ceketi kombinledim.  buyrun görsellere bakalım:



AKDAMAR ADASI...

Güzelliğiyle size doğa ziyafeti yaşatacak bir yeri tanıtmak istiyorum bu yayınımda. akdamar adası van ın gevaş ilçesine bağlı küçücük şirin mi şirin bir ada. içerisinde bir ermeni kilisesini barındırıyor. bir ressamın fırçasından çıkmış özenle çizilmiş bir eser gibi. hem tarihi bir yanı hem feribot heyecanı hem de gölde yüzme imkanı sağlıyor insana. özellikle de türkiye de yaşayan herkesin mutlaka gidip görmesi gereken yerlerden bir tanesi. buyrun görsellere bakalaım:




hatta size kısaca bu adanın hikayesini de anlatayım:
 Adanın adının nereden geldiğine dair yaygın halk hikâyesine göre, zamanında bu adada yaşayan Ermeni baş keşişin güzelliği dillere destan Tamara adında bir kızı vardır. Adanın çevresindeki köylerde çobanlık yapan bir genç bu kıza âşık olur. Bu genç Tamara ile buluşmak için her gece adaya yüzer. Tamara ise ona gece karanlığında yerini belli etmek için onu bir fenerle bekler. Bundan haberdar olan kızın babası, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzüp, gücünü yitirmesine neden olur. Yüzmekten gücünü yitirip, yorulan genç çoban boğulur ve boğulmadan önce son nefesiyle "Ah Tamara!" diye haykırır. Bunu duyan kız da hemen ardından kendini gölün sularına bırakir O gunden sonra ada Ah Tamara! ismi ile anlatılır. Bu hikâye Ermeni sair Hovhannes Tumanyan anlatimiyla efsanelesmistir.

28 Nisan 2014 Pazartesi

HAİR MASK...

sizlerle dün yapmış olduğum saç bakımını paylaşmak istedim. saçlarıma çok iyi geldiğini düşünüyorum. ve hemen her hafta bir kez bu bakımı yapmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. benim saçlarım çok ince telli ve dolayısıyla çok çabuk karışıyor. az bir rüzgarda bile hemen dolaşıyor. kuru ve sönük aynı zamanda. ince telli olması nedeniyle ve boyanın da zararlarını göz önünde bulundurursak uçları hemen kırılıyor. saçlarıma yaptığım maske tam bir nem terapisi... saçlarım yumuşacık. yalnız bu maske ne doğal  ne de tamamen kimyasal bir bakım...

öncelikle üstünüze eski bir tişört geçirmekle başlayın işe. bir kaseye bir miktar zeytin yağı koyun. ardından varsa saç serumu bir miktar sıkın. ben pantene in doğal sentez serisinin ince ve zayıf saçlar için ipeksi yumuşaklıkta saçları amaçlayan güçlendirici serumunu ve yine pantene in zayıf ve yıpranmış saçlar için onarıcı ve koruyucu bakım sağlayan kırık saç uçlarını onarıcı saç bakım serumundan bir miktar koydum. aynı zamanda palette nin 7 bakım yağı içeren kremini de içine kattıktan sonra protein ve yağ açısından zengin  içecek olan bir miktar sütü de ekledim ve iyice karıştırdım. maskeyi sürdükten sonra saçınıza iyice yayılması için taramak gerekiyor. eğer saçlarınızın dolanmasını istemiyorsanız kullandığınız saç kremininizden isterseniz bir miktar koyabilirsiniz.





bu karışımı saçlarınıza diplerden başlayarak tüm saça iyice yedirin. aynı zamanda parmaklarınızla saç derinize de masaj yapın. bu işlem kan dolaşımınızı rahatlatacaktır ve dipten daha sağlıklı saçlar çıkacaktır. unutmayın bu bakımda amacımız kırılan saçları tekrar dolgun hale getirmek değil dipten çıkan yeni saçların sağlıklı olmasını sağlamak ve aynı zamanda mevcut zayıf saç uçlarının daha da kötü olmasını engellemektir.

saça maskeyi uyguladıktan boşalan kaseye çok az miktarda zeytin yağı damlatınız ve parmaklarınızı batırarak sadece diplere masaj yaparak yediriniz. zeytin yağı saçların güçlü çıkmasını sağlayacaktır. bunu yaptıktan sonra kalın dişli bir tarak ile saçlarınızı yolmadan nazikçe arkaya doğru tarayın. ve bir pamuk yardımıyla alnınızın etrafını iyice temizleyin zira yüzümüzde tüylenme olmasını istemeyiz. işlemi tamamen uyguladıktan sonra yarım saat bekleyin ve bir kurutma makinesi yardımıyla işlem uyguladığınız saçlarınıza biraz ısı verin.yalnız bu işi fazla abartmayın. buradaki amaç saç tellerinin genleşmesini sağlayarak hazırladığımız karışımın saça daha iyi nüfuz etmesini sağlamaktır. 20 dakika daha bekleyin.


saçlarınızı yıkarken eğerek yıkayın ve saçlarınızdan akan suyun vücudunuzla temas etmemesine özen gösterin.en fazla 2 kez şampuanlayın. saçlarımıza nem bakımı yaptıktan sonra tekrar kurutmayı yıpratmayı istemeyiz. zaten amaç burda tamamen arındırmak değil. daha sonra saç uçlarına saç kreminizi sürün ve çok fazla durulamayın. saçlarınızı bir havlu yardımıyla sarın ve bir süre bekleyin. eğer sinüzit gibi bir hastalığınız yoksa hazır havalar da güzelken kurutma makinesini hiç kullanmayın. saçlarınızın uçlarına kırık önleyici serumdan az miktarda sürün ve havluya sarın kendi kendine kurumasını bekleyin. bunu sürekli yaptığınız taktirde bir süre sonra saçlarınız güçlenecek ve ışıl ışıl parlayacaktır. unutmayın yaptığınız hiç bir bakım sihirli bir değenek değildir. sabırla ve sürekli olarak bakımımızı ihmal etmezsek bir süre sonra faydalarını göreceğiz. bu konuda size vereceğim en büyük tavsiye istikrarlı ve sabırlı olmanız gerektiğidir.

işte saçlarımın son hali. üstelik herhangi bir şekillendirici de kullanmadım.

25 Nisan 2014 Cuma

23rd APRIL INTERNATIONAL CHILDREN'S FESTIVAL:))

Güzel çocuklarımızın güzel bayramını mutlu bir şekilde kutladık=) bütün dünya çocuklarının çocuk bayramı kutlu olsun, bütün çocuklar hep mutlu olsun=) küçüklerimizin performanslarını paylaşmak istedim bugün. işte bizim şirinlerimiz, çingelerimiz ve özel öğretim öğrencilerimiz:















23 Nisan 2014 Çarşamba

RAHAT ŞIKLIK...

Günlük hayatta artık rahat ve şık olmak çok kolay. eskiden bu kadar birbiriyle sentez bir durum söz konusu değildi. artık moda parçalar hem fazlasıyla şık hem de rahat olabiliyor. artık şık olmak için ışıl ışıl giyinmeye rahat olmak için sadece spor giyinmeye hiç gerek kalmadı. sanırım moda konusunda en rahat dönemleri yaşıyoruz. her tarzdan sentezler yapabiliyoruz. ben de uzun spor  penye bir elbise ile ışıl ışıl bir spor ceketi kombinledim. altına da bantlı sandaletler tercih ettim. ayakkabımda az bir topuk olsun istedim ben. siz isterseniz dümdüz bir sandalet de giyebilirsiniz. buyrun bakalım ne giymişim:


22 Nisan 2014 Salı

YAZ GELSİN TATİL BAŞLASIN ARTIK!!

Yorucu çalışmanın stresleri baş göstermeye başladı artk. en azından benim için kesinlikle böyle=) yaz için size bir kaç tavsiyede bulunmak istiyorum. geçen sene antalya nın alanya ilçesine bağlı sapadere kanyonunu gezmiştim. tek kelime ile bayıldım. dağların arasında kalmış bir cennet gibi. mutlaka gidip görmeli ve kendinizi o serin sulara atmalısınız=) buyrun fotoğraflara bakalım:






20 Nisan 2014 Pazar

DENİM ŞIKLIĞI...



Bu yılın yaz kış en anahtar parçalarından olan denim kumaşı ben bu şekilde kombinledim ve size denim kumaş ile ilgili ufak bir araştırma yaptım. buyrun bakalım:

Denim nedir?
Spor giyim ve özellikle jean pantolon yapımında kullanılan kaba, dayanıklı bir kumaştır.

“Denim” adı nereden geliyor?
Denim, Fransa’nın “de Nimes” kentinde üretilmeye başlandığı için, “Nimes’den gelen” anlamını taşıyan adını bu şehirden almıştır.  İlk kez Fransa’nın Nimes ve İtalya’nın Cenova kentlerinde iş giysisi olarak dokunmaya başlandı.  Blue jean’in kökeninde Cenova’lı denizcilerin “Bleu de Genes” (Cenova mavisi) diye adlandırılan mavi pamuklu pantolonları yatmaktadır.

Jean nasıl markalaştı?
1850 yılında kurulan Levi Strauss & Co. denim kumaşından işçi elbiseleri üretmeye başladı.  Jean’in tüm dünyada “vazgeçilmez” oluşu, Levi Strauss sayesinde oldu.  1940’larda Lee ve Levi’s arasındaki rekabet kumaş tiplerinin zenginleşmesini sağladı. 1947’de Wrangler de pazardan pay almaya başladığında, blucin uniseks bir giysi haline gelmiş, sektörü ne olursa olsun, işçiler arasında tulum ve salopet denimler çok yaygınlaşmıştı.  James Dean, Marlon Brando, Elvis Presley gibi dönemin ünlülerinin jean giymeleri de, bu giysinin daha geniş kitleler tarafından beğenilmesinde büyük rol oynadı. Jean, Marilyn Monroe gibi yıldızların sayesinde, kadınlar modasına da damgasını vurdu.

 
Denim kumaşı nasıl çeşitlendi ve moda oldu?
1950’li, 1960’lı yıllardaki talep çeşitliliği, üreticileri farklı yıkama teknikleri ve denim kumaşa uygulanabilecek renkler konusunda harekete geçirdi. 1980’ler sonunda, vücudu saran, lycra karışımlı denim kumaşından üretilen dar paçalı jean’ler yaygınlaşmaya başladı.  Jean’in her kesimde popüler olması, haute couture yaratıcılarını da yeni çalışmalara itti. Yves Saint Laurent, 1970 yılında, blucini podyuma çıkardı. Onu Calvin Klein, Armani, Valentino gibi modacılar izledi.